• Bültenimize Kaydolun

Türkiye’de Açık Veri Konusunda İşbirliği Artmalı

İzlemedeyiz Derneği tarafından düzenlenen Açık Veri Zirvesi'nde sivil toplum, akademi, özel sektör, basın ve yerel yönetim temsilcileri kendi alanlarında veriyi kullanma deneyimlerini paylaştı. Türkiye’de açık veriye ulaşılmadaki engeller konusunda değerlendirmelerin yapıldığı ve katılımcılar arasında ortak bir zemin yaratılmasına fırsat sunan zirvede, açık veri konusunda sektörler arasında işbirliği ihtiyacına işaret edildi.

Türkiye’de Açık Veri Konusunda İşbirliği Artmalı

Bu haber 24 Ocak 2020'de Sivil Sayfalar'da yayınlanmıştır.

Doğruluk Payı ve Veri Kaynağı çalışmaları ile bilinen İzlemedeyiz Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Batuhan Ersun kurum olarak Açık Veri Zirvesi’ni düzenlemedeki temel motivasyonlarının, farklı paydaş ve sektörleri dâhil ederek, ilerleyen yıllarda açık veri alanında bir habitat yaratmak olarak özetledi. İzlemedeyiz Derneği’nin aktif olarak 5 yıldır bu alanda çalıştığını belirten Ersun, “Bu zirvede özel sektör, yerel yönetim ve akademiden bu alanda çalışan katılımcıları bir araya getirdik. Birçok büyükşehir belediyesinden yetkilileri, yerelden kent konseyi katılımcıları, veri konusunda yüksek lisans ve doktora yapan kişileri de dâhil ettik” dedi. Türkiye’de veri alanında en iyi ve düzenli şekilde çalışan kesimin veri gazeteciliği olduğunu belirten Ersun, yerel yönetimlerin açık veriyi kullanarak şeffaflık yaratmalarını önemsedikleri için zirveye ”Yerel Yönetimler ve Açık Veri Kullanımı” oturumunu dahil ettiklerini ifade etti. Özel sektör temsilcilerinin zirveye dâhil etmeyi çok önemsediklerini, ilerleyen yıllarda özel sektörün de açık veri üreten kurumlar olarak katılacağı zirveler düzenleyeceklerini de ekleyen Ersun, “Her sektör, açık veri üzerinden birbiriyle konuşabilsin istedik. Bu bir başlangıç” dedi.

İklim Krizi Çalışmalarına Destek Çağrısı

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Pınar Dağ da zirveyle ilgili olarak, “Türkiye’de açık veri konusunda iş birliği yapılması gerekiyor; bu nedenle buraya katılan kişilerin işbirliği yapmaları çok önemli. Ayrıca,  yapılan projelere destek verilmesine ihtiyaç var. Bir de, açık lisanslara önem verilmesi ve açık verilerin daha fazla açık lisans alması gerekiyor” dedi. Pınar Dağ, “Açık Veri Üzerine Notlar” başlıklı konuşmasında “Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması İçin Politika Üretme ve Açık Veri  Tabanı Oluşturarak Kamuoyunu Etkileme” adlı projeyi, sivil ve bağımsız kişilerin desteği ile hayata geçirmeyi umduğunu ifade etti. Projenin sera gazının nasıl azaltılacağı ve politikacıların nasıl ikna edileceği sorusuna yanıt olacak şekilde, bir veri tabanı oluşturmayı hedeflediklerini belirten Dağ, destek ve  işbirliği çağrısı yaptı. Herkesi “Çevre ve Açık Veri” konulu açık veri gününe davet eden Pınar Dağ, açık verilerin geniş kapsamlı sivil katılım sağlamadığına işaret ederek, “Kurumlarda iyi veri okur-yazarlarına ihtiyaç var. Veri okur-yazarlığı Sıfır Hipotezi ile doğrudan ilişkili.” dedi. 

Açık Verinin Yerel Yönetime Katkısı

“Yerel Yönetimler ve Açık Veri Kullanımı” başlıklı oturumda konuşan Argüden Yönetişim Akademisi’nden İnan İzci, verilerin vatandaş için faydalı alanlarda yoğunlaşması, vatandaşın hayatındaki karşılığının bulunması gerektiğini düşündüğünü belirterek, uygulamada açığı kapatabilmek için iyi yönetişimi ölçebilecek şekilde geliştirdikleri Belediye Yönetim Karnesi’nden bahsetti. Bu karnenin, veriyi kullanarak, bütünsel bakış sağlayan bir metodu, yerele uyarladığını söylenen İzci,  ayrıca yerelde doğrudan bireylerin ihtiyaç ve durumlarını tespit edebilmek amacıyla, açık verinin kullanılmasıyla “vatandaş bütçesi” ve “vatandaş karinesi” adlı iki yeni göstergeye daha ihtiyaç olduğuna inandığını belirtti.  

TESEV’den Dr. Bürge Elvan Erginli konuşmasında, yürüttükleri Kent 95 projesinden ve açık veri ile projenin eksikliklerinin giderilerek genişletilebileceğinden bahsetti. Kent 95 projesinin amacının, mahallelerin yaş ve yoksulluk haritaları üzerinden belediyelerin verdiği hizmetleri doğru yerde sunup sunmadıklarını göstermek olduğunu söylenen Erginli, TÜİK’in 2012 yılından bu yana ilçe ve mahalle ölçeğinde verilerinin çok kısıtlı olduğunu ve mevcut verinin de açık veri olmadığından bahsetti. Erginli, Kent 95 kapsamında toplayabildikleri verileri dileyen kişilerle paylaşmak istediklerini söyledi. 

IDEMA’dan Evren Aydoğan ise konuşmasında, açık verinin nasıl kullanacağı ve açık veriyi daha iyi kullanmanın- açık veriyi demokratikleştirmenin neden gerekli olduğu sorusuna odaklandı.  İkinci soruya sosyal politikalar açısından yaklaşan Aydoğan’a göre, belediyelerin sosyal yardım politikalarına açık veri ile ulaşabilmek gerekiyor. Zira açık veri, yoksulluğu azaltmaya yarıyor. 

 “Açık veriyi kimler, nasıl ve hangi amaçla kullanıyor? Açık verinin konusu olan yoksullar, açık veriyi ne ölçüde kullanıyorlar?” sorularıyla, Zirve sırasında sıklıkla vurgulanan “verinin politik olduğu” tespitine değinen Aydoğan “Bizim derdimiz yoksulun o gün yemek alması mı? Yoksa yoksulluğu bitirmek mi?” diyerek, sorunun yanıtına göre açık veri kullanımının hangi amaca hizmet edeceğinin netleşeceğine dikkat çekti.

Türkiye’de Açık Veri Gazeteciliği

Veri Gazeteciliği panelinde Orhan Şener, açık veri gazeteciliğinde söz ettikleri verinin dijital veri “big data” olduğunu vurgulayarak, bunun gazetecilikte kullanımından söz ettiklerini belirtti. 

ABHV Üniversitesi’nden Bilge Narin, büyük verideki artış ve dijitalleşme sonucu kullanılan verideki artış sebebiyle yeni bir döneme girildiğini ve bunun ilk örneğini Wikileaks belgelerinde gördüklerini hatırlattı. Narin, veri gazeteciliğini “dağınık halde bulunan ve miktarca fazla olan, anlamlı ilişkileri olmayan verilerden bir anlam, anlamlı bir anlatı çıkartmak” olarak tanımlıyor ve bunun çeşitli yol ve araçları olduğunu söylüyor. Bilge Narin’in konuşmasında dikkat çektiği bir diğer nokta, veri gazeteciliğinin, resmi kaynaklara bağımlı bir gazetecilik türü olmaya başladığını savunması idi. Narin’e göre, “veri gazeteciliği kullanıcı türevli sıradan insanların kaynaklarına dokunan kaynaklarla beslenmeli”; bunu sağlamak için ise “veri okur-yazarlığı şart  ve açık veri politikaları desteklenmeli”. 

Doğruluk Payı’ndan Koray Kaplıca ise açık veri gazeteciliğini siyaset bilimi ekseninden değerlendirerek, 2014 yılında “ hakikat sonrası- post-truth” kelimesinin yılın kelimesi seçildiğini hatırlattı ve yeni sağ ile popülizmin yükseldiği siyasi iklimde siyasetçilerin olguyu değil algıyı kullandıklarına değindi. Kaplıca’a göre, olgunun geri plana alındığı bu süreçte, yanlış bilgiyi hızlandırıcı etkisi nedeniyle, sosyal medya da bundan sorumlu tutulabilir.

Türkiye’de Verinin İyi Kullanıldığı Kurumlar

Açık Veri Zirvesi’nin son oturumunda, Türkiye’de veriyi iyi kullanan Veri Kaynağı, Teyit.org, İhtiyaç Haritası, IDEMA, KAOS-GL ve Socrates Dergi temsilcilerinin katıldığı Show and Tell paneli yapıldı. Veri Kaynağı editörü Cemre Ünaldı, “Sorun, verinin yokluğunun ötesinde, var olan verinin anlaşılır olmaması veya açık olamamasıydı. Biz, verileri herkesin anlayabileceği şekilde yaygınlaştırmaya çalıştık.” dedi.

Teyit.org editörü Nilgün Yılmaz, siyasilerden değil dijital ve konvansiyonel medyadan adlıkları ihbarların üzerinde çalıştıklarını ve tüm kaynakları şeffaf, bağımsız bir kuruluş olduklarını vurguladı. 

İhtiyaç Haritası’ndan Esra Aslan, üyelik sistemi ile işleyen İhtiyaç Haritası’nın gerçek ihtiyaç sahibi ve ihtiyacı gerçekten karşılayacak kişiyi tespit ettiği bir veri sistemi yarattığından bahsetti. 

KAOS GL derneğinden Yıldız Tar konuşmasında,  kamu kuruluşlarının görmezden geldiği bir alan olan LGBTİ+üyelerinin, en çok suça maruz kalan grup üyeleri olmasına rağmen, bunun verisinin bulunmayışından hareketle, kendi kullanımları için bir veri tabanı oluşturduklarını belirtti.

İlgili Kişiler